|
|
|
Dünyada milyonlarca canlı türünün bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu canlı türlerinin yaklaşık 2 milyonu tanımlanmış durumdadır. Canlı çeşitliliğinin kutuplarda az, tropikal bölgelerde ise daha fazladır. Ancak insan nüfusu ve etkinliği arttıkça birçok tür yok olmakta ve biyoçeşitlilik azalmaktadır.
Türkiye'nin biyoçeşitliliği için en önemli tehdit, yaşam alanlarının kaybolmasıdır. Aşırı sulama-kurutma, baraj ve otoyol yapımı, plansız turizm, çarpık kentleşme, plansız madencilik, orman ve makilik alanların tarım alanına dönüştürülmesi vb. sonucunda yaşam alanları parçalara bölünüp tahrip edilmektedir. Yaşam alanlarının tahrip edilmesi, ortama yabancı türlerin girmesi ve besin zincirinin bozulması vb. biyoçeşitliliğin azalmasına ve bazı türlerin neslinin tükenmesine neden olmaktadır.
Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) verilerine göre dünyada nesli tükenen bitkilere : Bengal palmiyesi (Corypha taliera), Tayvan orman gülü (Rhododendron kanehirai), İspanya yabani soğanı (Allium rouyi), İngiltere üvez ağacı (Sorbus wilmottiana) örnek verilebilir.
Türkiye endemik bitkiler açısından ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır.Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN 2001) kriterlerine göre endemik türlerimizin yaklaşık 600 kadarı tehlike sınırında, 700 kadarıda tehlike altındadır.Emzik otu (Onosma Discedens) nesli tükenmiş bitkilere örnektir.
Koruma altına alınmış olanlarda biyoçeşitlilik kaybını azaltmak için çalışmalar yapılmaktadır.Yoğun ağaç kesimi, madencilik çalışmaları vb. uygulamalarla tahrip edilmiş alanların eski haline getirilmesi restorasyon ekolojisi çalışmalarıyla sağlanmaktadır.Yeryüzündeki kaynakları korumak, yönetmek ve onların güvenli bir biçimde gelişmelerini sağlamak için temel ekolojik bilgilere sahip olmamız gerekir.Gerçek ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi doğru belirlemeliyiz.Yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz doğal süreçlere saygılı olmalıyız.

|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|